Türkiye’nin en uç noktasına, Artvin’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Sarp Köyü’ne uzanıyoruz. Burası sadece bir sınır kapısı değil; bir asır önce çekilen bir çizgiyle ikiye bölünen, ancak ruhu asla parçalanmayan bir hikâyenin merkezi.

Bir Çizgi, İki Ülke: Akrabalar Nasıl Bölündü?

Bundan yaklaşık 100 yıl önce, Sovyetler Birliği ile Türkiye arasındaki sınır belirlenirken, cetvel tam da bu köyün ortasından geçti. Köyün bir yarısı Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kalırken, diğer yarısı Gürcistan (o dönemki SSCB) tarafında kaldı.

  • Evler Ayrıldı: Kardeşlerin arasına tel örgüler çekildi.
  • Bahçeler Bölündü: Bir evin mutfağı Türkiye’de, ahırı Gürcistan’da kaldı.
  • Hasret Başladı: Yıllarca birbirlerinin sesini duyan ama dokunamayan akrabalar, düğünlerini ve cenazelerini sınırın iki yakasından bağırarak paylaştı.

Asırlık Bağlar Kopmuyor

Aradan geçen bir asra rağmen, Sarp Köyü sakinleri arasındaki gönül bağı tazeliğini koruyor. Bugün sınır kapısının modernleşmesi ve geçişlerin kolaylaşmasıyla birlikte, parçalanmış aileler hasret giderse de o “bölünmüşlük” hissi köyün her sokağında hissediliyor.

“Bizim için sınır sadece kağıt üzerinde. Öte yakadaki kuzenimizle, komşumuzla aramızdaki bağ, ne tel örgülerle ne de pasaportlarla koparılabilir.”

Sınırın İki Yakasında Tek Bir Kültür

Bugün Sarp Köyü’ne gittiğinizde, iki devletin bayraklarını yan yana görürken, insanların aynı dili konuştuğuna, aynı yemekleri paylaştığına ve aynı ezgilerle hüzünlendiğine şahitlik edersiniz. Sınırın ayırdığı bu insanlar, kültürel miraslarını bir asırdır titizlikle korumaya devam ediyor.

Yorum gönder