Annesi misafirini almasını istedi

Köylü kadın çekinerek seslendi;

– Afv edersin kızım, bir şey sorabilir miyim?

“Kızım” diye seslenmesi iyice sinirlerini bozdu.

– Ne var, adres mi soracan!

Sert çıkış karşısında kadın sesini alçalttı;

– Hayır kızım, diğer bir şey soracaktım.

– Sizin gibi cahiller ya adres sorar, ya para ister.

Köylü kadının kızaran yüzüne aldırmadı bile. O sırada şık ve lüks giyimli, orta ihtiyar bir kadının uzaktan geldiğini gördü. “-Nihayet.” diye düşündü. Ayağa kalkıp kadını karşılamaya çalışırken, kadın yanlarından geçip gitti. Somurtarak geri oturdu.

Yanındaki ufak kıza daha sıkı sarılmış köylü kadının gözünden bir damla yaşın süzüldüğünü gördü. Kadın gözyaşını gizlemek amacıyla diğer tarafa dönünce bir yüzündeki büyük yanık izi göründü. Genç kız manalı manalı güldü;

– Bak basitçe gözyaşı dökebiliyorsun, yüzünde de çirkin bir yanık izi var. Burda ne bekliyorsun geç bir köşeye aç mendilini ağla… Ancak ağlamaya benden bir şey koparacağını sanma, tamam mı?

Kadın dayanamadı;

– Cahil deyip duruyorsun…
Kadın dayanamadı;

– Cahil deyip duruyorsun. Ne cahilliğimi gördün. Tanımadığım bir kadına, torununun beraberinde hakaret mi ettim!

– Oooo… laf gerçeklştirmeyi da biliyormuş.

-Anlaşıldı kızım, sen üniversite bitirmiş, çok şey öğrenmiş olabilirsin ama insanlıktan katagoride kalmışsın. Torunumu okutmak amacıyla uğraşacaktım. Ancak seni görünce vazgeçtim.

Yaşça büyük olan kadın, ufak kızı alıp masadan kalkarken, boşalan yere doğru şık giyimli bir kadın yaklaştı. Cevap vermek amacıyla hazırlanan genç kız varlıklı giyimli, şık kadını görünce uzaklaşan ihtiyar kadına yanıt vermekten vazgeçti. Yaşça büyük olan kadın geriye bakmaya çalışan ufak kızın kafasını eliyle engelledi.

Bir vakit sonra, genç kızın annesi parkta yanına geldi.

– Merhaba kızım, Zeynep Teyzen nerde?

– Kimse gelmedi anne. En son bir kadın geldi, yanıma oturdu. O da yalnızca dilenmek amacıyla gelmiş biriymiş.

– Tanrı Tanrı! Giyindiklerini çok iyi tanım etmiştim, seni nasıl bulamadı anlamadım. Yanında ufak bir kız olacaktı.

Genç kız bir an durakladı.

-Küçük bir kız mı?

– Evet.

– Anne! Biz varlıklı, kültürlü insanlarız. Herdurumda arkadaşın da varlıklı, kültürlü biridir, değil mi?

– Kültürsüz değil ama varlıklı değil.

– Sakın bana köylü bir kadın bulunduğunu söyleme.

– Köyden gelen kadına ne adı verilir ki!

– Oh… iyi iyi, köylü kadınları karşılamaya beni gönderiyorsun.

– Kızım, o kadına bir borcumuz vardı. O günlerde borcumuzun karşılığı bir şey veremedik. “Gün gelir, bir ihtiyacım bulunduğunda, ben kapınızı çalarım.” dedi ve işte bu gün kapımızı çaldı.

-Ne istiyormuş?

– Torununu okutmamızı istiyor. Baban şimdi arabayla gelip hepimizi alacak, kayıt amacıyla okula götürecek.

– Anne, o köylü kadına ne borcun olabilir ki, anlayamadım?

Annesi, kızının öfkeli ses tonuna dayanamadı;

– Kızım, sen bebekken biz köydeydik.

– Eee…

– Sana seneler evvelce bahsetmiştim, köydeyken evimiz yandı, biz de inekleri, atları, tarlaları neyimiz varsa hepsini satıp köyden göçtük, demiştim.

-Evet, hatırladım.

– O yangınla alakalı bir ayrıntıyı, seni üzülebilir ya da seni evde yalnız bıraktığımız amacıyla darılabilirsin korkusuyla anlatmamıştık.

– Herdurumda şimdi anlatacaksın…

– Baban evde yoktu,
– Herdurumda şimdi anlatacaksın…

– Baban evde yoktu, ben de su doldurmaya köy pınarına gitmiştim. Lodos mu ne diyorsunuz, işte o rûzgâr birtakım durumlarda ters esiyormuş, yukardan aşağı filan. Sen beşikte uyuyorken rûzgâr bacadan içeri esince közler Ocaklıktan tahtalara sıçramış, yangın başlamış. Pınar yerinden dumanları görüp koştuğumda alevler her yeri sarmıştı. Birazdan yıkılacak gibi görünen eve gene de girmek amacıyla atıldığım anda Zeynep teyzen kucağına seni almış bulunduğu durumda dışarı fırladı. O sahneyi hiç unutamam; onun kucağından seni aldığımda o çığlıklar atıyordu…

– Namacıyla ?

– Seni kurtarırken, sağ yönü yanmıştı. Gelince görürsün sağ yanağında ağır bir yanık izi var. Çok acı çekti çook. Dur ağlama, seni bu kadar üzeceğini bilmiyordum. Tamam kızım, bak makyajın akıyor, ağlama. Hah! Baban da geldi. Ancak Zeynep teyzen hala bizi bulamadı…
– Baban evde yoktu, ben de su doldurmaya köy pınarına gitmiştim. Lodos mu ne diyorsunuz, işte o rûzgâr birtakım durumlarda ters esiyormuş, yukardan aşağı filan. Sen beşikte uyuyorken rûzgâr bacadan içeri esince közler Ocaklıktan tahtalara sıçramış, yangın başlamış. Pınar yerinden dumanları görüp koştuğumda alevler her yeri sarmıştı. Birazdan yıkılacak gibi görünen eve gene de girmek amacıyla atıldığım anda Zeynep teyzen kucağına seni almış bulunduğu durumda dışarı fırladı. O sahneyi hiç unutamam; onun kucağından seni aldığımda o çığlıklar atıyordu…

– Namacıyla ?

– Seni kurtarırken, sağ yönü yanmıştı. Gelince görürsün sağ yanağında ağır bir yanık izi var. Çok acı çekti çook. Dur ağlama, seni bu kadar üzeceğini bilmiyordum. Tamam kızım, bak makyajın akıyor, ağlama. Hah! Baban da geldi. Ancak Zeynep teyzen hala bizi bulamadı…

Related Posts

7 Günlük Dev İndirim

Tarım Kredi Kooperatif marketleri indirimli mamüller kataloğu ile 20-29 Kasım mamülleri ve indirimli fiyat listesi belli oldu. Tarım Kredi Kooperatif kataloğunda yer alan yeni mamüller, ideal fiyatlarda…

Dünyanın en sakar kızları

Dünyanın en sakar kızları

Eşini sevgilisiyle bastı

Öfkeli koca, mutfağa koşarak kaptığı bıçakla önce eşinin sevgilisini göğsünden, sonra da eşini karın boşluğundan bıçakladı. Apartmandaki komşular, kavga sesleri üzerine polis ve 112’yi aradı. Olay yerine…

Halay başı ortalığı yıktı

Halay başı ortalığı yıktı

Polise kafa attı bu hale geldi

Polise kafa attı bu hale geldi

Eşim ile ben Manisa’ya yerleştik

Ege üniversitesinde başlayan tedavi ve bende yükselen korku yaşamımı alt üst etmişti. Öyle çaresiz, öyle halsizdim ki… Ne yapacağımı bilemiyor, benliğimi saran bu berbat durumdan biran evvelce…