Bir sabah uyandım, o yoktu. Yastığının altında çorapları, tulbenti vardı, ayaklarını sildiği havlusu bile ıslaktı ama o yoktu. Kıldığı son namazı sabah namazıydı. Öğle namazından sonra toprağa verildi. Evim, arabam, elimde TV kumandam, cebimde param… Her şeyim bana kaldı, ama o gitti. Yalnız kaldım.
Onun istediği her şey, imkanlarım dahilindeydi. Ama ben istemedim. Sağlığım, param, gücüm, karım varken hiçbirini kıymetini bilmedim. Şimdi karım gitti, ama ben her şeyimle yalnızım. Şimdiki aklım olsaydı, belki her şey farklı olurdu. Ama şimdi geç kaldım. Şimdiki aklınızı, vicdanınızı can yoldaşlarınızdan esirgemeyin. Evlatlarınız ne görecekse, sizin kapınızda görsünler. Dünyada misafiriz, kim önce gider belli değil. Eşlerinize karşı gösterdiğiniz inat, bir gün vicdanınızda taş olur, o taşın başucuna dikilmiş halini izlersiniz. Bu yaşanmış bir hayat hikayesidir.”